1 Temmuz 2011 Cuma

ahhhhh anne acısını çeken bilir...

bu kez peri kızımın annesi esra' lardayız. leyla dündar' ın, esra' mı doğuran kadının senei devriyesi bu sefer. esra da annesini annemle aynı illetten, multiple myeloma dan yani kemik iliği kanserinden kaybetmiş. bunu tesadüfen keşfettik biz, arabada konuşuyorduk birgün ve annelerimizden açılmıştı söz. ölümlerinden, geçmeyen dinmeyen acımızdan... o gün öğrendik aynı berbat hastalıkmış annelerimizi bizden koparan. ama o benden daha şanslı, annesi en azından beyaz gelinliği ile görmüş onu, peri şekerini kucağına almış. benim annemin benimle ilgili hayalleri hep içimde kaldı, eminim orada bir yerde o da böyle düşünüyor. göremedi beni gelinliğimle, aşkımı yener can' ımı tanıyamadı, beraber sigara içemedi şöyle keyifle damadıyla. hamileyken kocaman karnımı okşayamadı, bebeğime yelekler, hırkalar öremedi. ve göremedi poyraz' ımı... ben ağlarken poyraz' ın doğuşu ile o silemedi gözyaşlarımı. esra' yı kıskanıyorum bu yönden ve ikimiz bir araya gelince annesi olan kadınları kıskanıyoruz, şaka gibi değil mi? otuzlu yaşlarda iki kadınız ve anneyiz ama dolduramıyoruz içimizdeki boşluğu işte.

neyse Allah kabul ederse Leyla Annenin ve Şenel' imin ruhuna Yasin okuduk üç kişi, esra, kardeşi derya ve ben. şu anda da bunu yazarken volkan konak cerrahpaşa yı dinliyorum;

DOKTORLAR DA NE BİLİR CİĞERİN ACISINI...
CERRAHPAŞAYA KOYDUM CANIMIN YARISINI...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder